İSTANBUL'UN FETHİ
İstanbul’un Fethi (29 Mayıs 1453)
İstanbul'un Fethinin Sebepleri
Bizans'ın Osmanlı şehzadelerini koruyarak ve kışkırtarak, taht kavgalarına neden olması,
Bizans'ın Osmanlı'ya karşı düzenlenen Haçlı seferlerini teşvik etmesi,
Osmanlı toprak bütünlüğünü bozan bir konumda olması
İstanbul'un boğaza hâkim bir konumda olması ve bu yüzden Karadeniz Akdeniz suyolunun anahtarı konumunda olması.
Hz. Peygamberin övgüsüne kavuşabilmek.
Osmanlıların Fetih İçin Yaptığı Hazırlıklar
Bizans'a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı’nı (Boğazkesen) yaptırdı.
Bizans'a Balkanlardan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için sınır boylarına akıncı birlikleri gönderdi.
Surlara karşılık, Şahi adı verilen büyük toplar döktürdü.
Haliçteki zincire karşılık gemileri karadan yürüterek Haliç'e soktu.
İstanbul, 53 günlük bir kuşatmadan sonra 29 Mayıs 1453’te fethedildi.
İstanbul'un Fethinin Türk Tarihi Bakımından Sonuçları
Osmanlı Devleti Yükselme dönemine girmiştir.
Başkent Edirne'den İstanbul'a taşınmıştır.
Osmanlı toprak bütünlüğü sağlanmıştır. Osmanlı'nın Anadolu-Rumeli geçişi kolaylaşmıştır.
Osmanlı toprakları arasında sürekli sorun çıkaran bir fitne yuvası ortadan kaldırılmıştır.
Karadeniz-Akdeniz deniz ticaret yolunun denetimi Osmanlılara geçmiştir.
Osmanlı Devleti İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibara kavuşmuştur.
İstanbul’un Fethinin Dünya Tarihi Bakımından Sonuçları
Venedik ve Ceneviz ticareti olumsuz yönde etkilenmiştir.
Bin yıllık Bizans imparatorluğu tarihe karışmıştır.
Ortaçağ kapanmış, Yeniçağ başlamıştır.
İstanbul'dan kaçan Bizanslı bilim adamları Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerinin başlamasında etkili olmuşlardır.
Feodalite (derebeylik) sistemi çözülmeye başlamıştır.
Bizans’ı Diriltme Umutlarının Söndürülmesi
Bizans’ın fethi sonrası Bizans imparatorluk ailesi, Mora’ya kaçmıştı.
Ayrıca, Trabzon’da da Rum Devleti vardı.
Her iki bölgede de Bizans’ın yeniden diriltilmesi mümkün olabilirdi. Bu sebeple, Fatih
Mora’yı (1460) ve Trabzon’u (1461) ele geçirdi.
Böylece, Bizans’ın yeniden kurulma umudu kalmadı.
Balkanlarda Fetihlerin Devam Ettirilmesi
Sırbistan’ın Fethi (1459)
Eflak’ın Osmanlılara bağlanması (1462)
Bosna – Hersek (1463-1465)
Boğdan’ın Osmanlılara bağlanması (1476)
Arnavutluk’un Fethi (1479)
Anadolu’da Egemenlik Mücadelesi
1459’da Cenevizliler’den Amasra alınmıştır.
1460’da Candaroğulları’ndan Sinop alınmıştır.
1461’de Trabzon Rum İmparatorluğu’na son verilmiştir.
1466’da Karamanoğulları’ndan Konya ve Karaman alınmıştır.
1473’de Akkoyunlular’la Otlukbeli Savaşı yapılmıştır.
Otlukbeli Savaşı (1473)
Sebepleri
Fatih’in Trabzon’u ele geçirmesi
Karamanoğulları beylerinin Uzun Hasan’a sığınması
Uzun Hasan’ın kendisini Timur gibi görmesi
Her iki hükümdarın da Anadolu’ya hâkim olmak istemesi
İki hükümdarda da cihan hâkimiyeti düşüncesi olması
Akkoyunlular’ın Tokat’ı yağmalamaları
Savaşta teknik üstünlüğe sahip olan Osmanlılar galip gelmiş, Akkoyunlular yıkılış sürecine girmişler ve Osmanlı için bir tehlike olmaktan çıkmışlardır. Doğu Anadolu toprakları Osmanlı nüfuzu altına girmiştir.
Fatih’in Anadolu’daki faaliyetlerinin temel sebebi Anadolu Türk birliğini sağlamak istemesidir.
Denizlerde Kazanılan Başarılar
Ege Adalarının Fethi
Limni, Eğriboz, Taşoz, Semadirek, İmroz, Midilli gibi adalar fethedildi.
Rodos’un Kuşatılması RodosAdası, Sen-Jan (Saint-Jean) şövalyelerinin elindeydi. Bunlar, ege’de korsanlık yapıyor, Osmanlı Devleti’ni huzursuz ediyorlardı. Mesih Paşa tarafından kuşatıldı, ama alınamadı (1480).
Osmanlı-Venedik Savaşları (1463-1479)Fatih’in gerçekleştirdiği faaliyetler Venedik’in ticaretine zarar vermiş özellikle denizlerdeki ve Balkanlar’daki fetihler 16 yıl süren savaşlara sebep olmuştur. Karada genellikle Osmanlılar, deniz de ise genellikle Venedikliler üstün gelmiştir.
1479’da yapılan İmtiyazlar Antlaşması’na göre;
Her iki taraf aldıkları yerleri geri verecek
Kroya ve İşkodra kaleleri Osmanlılar’da kalacak
Arnavutluk, Mora, Dalmaçya kıyılarının bir kısmı Venediklilere bırakılacak
Venedikliler yıllık vergi ve savaş tazminatı ödeyecektir.
Buna karşılık;
Venedikliler İstanbul’da balyoz (elçi) bulundurabilecekler.
Venedikliler Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler
Osmanlı ülkesinde yaşayan Venedikliler’in davalarına kendi hâkimleri bakacak.
Venedik bayrağı taşıyan gemilere saldırılmayacaktır.
İlk imtiyazlar (kapitülasyonlar), Fatih tarafından ticareti geliştirmek ve Hıristiyan birliğini parçalamak amacıyla Venediklilere verildi.
Kırım’ın Fethi
Kırım’ın fethiyle Karadeniz ticaret yolları denetim altına alınmış, bu durum coğrafi keşiflere sebep olmuştur. Ayrıca Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir (1475).
Yunan Adalarının Fethi
Kefalonya, Ayamavra, Zenta adaları fethedildi (1479).
Otronto’nun Fethi
Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma, İtalya’nın Otranto kalesi fethetmişse de (1480), Fatih’in ölmesiyle başlayan taht kavgaları yüzünden gerekli yardım yapılamadığı için tekrar kaybedilmiştir.
Fatih’in Fetih Stratejisi:
Karadeniz ticaretine egemen olmak,
Anadolu Türk birliğini sağlamak,
Anadolu'da faaliyet gösteren devletleri etkisiz kılmak,
Ege ve Akdeniz ticaretine egemen olmak,
Bizans'ın yeniden dirilmesini önlemek,
Katolik Roma'yı ele geçirmek.
Cem Sultan Olayı
Fatih’in ölümünden sonra çocukları Cem ve Bayezit arasında taht kavgası başladı. Cem Sultan II. Bayezit’a karşı Memlûkler’in de kışkırtmasıyla birkaç kez taht mücadelesine girişmişse de mağlup olarak Rodos şovalyelerine sığınmış ve onlar tarafından papaya götürülmüştür. Böylece olay uluslararası bir sorun haline gelmiştir.
Cem Olayının Sonuçları ve Osmanlı Devletine Etkileri:
Cem'in Hıristiyanların eline geçmesi, batılı devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmasına neden olmuştur.
Osmanlıların batıdaki fetihlerinin durmasına neden olmuştur.
Cem Sultan’ın Memlûklere sığındığı dönemde bu devlet tarafından padişah gibi karşılanıp, himaye görmesi, Osmanlı-Memlûk ilişkilerinin daha da bozulmasına sebep olmuştur.
Papa'nın bakım masrafı diye yüklü miktarda para alması Osmanlı maliyesini zayıflatmıştır.
Bu olay, II. Bayezit'in Safevî tehlikesine karşı gereken önemi vermemesine neden olmuştur.
Bu olaydan dolayı Endülüs Emevileri’ne gereken yardım yapılamamıştır.
II. Bayezit döneminin sönük geçmesine sebep olmuş,
Papa ve Avrupa tarafından baskı unsuru olarak kullanılmıştır.
İslâm Dünyası Liderliğine (II. Bayezit ve Yavuz Dönemleri)
Kardeşi Cem Sultan’la giriştiği taht mücadelesini kazanan II. Bayezit Osmanlı Devleti’nin başına geçti.
Osmanlı-İran İlişkileri
Şah İsmail, 1502’de Akkoyunlu Devleti’ni yıkarak Safevi Devleti’ni kurmuştu. Devlet, Şiî mezhebine bağlıydı.
Şah İsmail, Anadolu’ya gönderdiği adamlar ile Şiîliği yaymak ve Anadolu’da Osmanlı hâkimiyetini yıkmak için isyanlar çıkartmıştır. Bu isyanlardan Şahkulu İsyanı uzun süre bastırılamamıştır (1511).
Şahkulu İsyanı’nı bastırmada II. Bayezit’in yetersizliği ortaya çıkmış, bu da taht değişikliğine zemin hazırlamıştır.
II. Bayezit, tahtı büyük oğlu Ahmet’e bırkmak istediyse de, yeniçerilerin baskısı sonucu padişahlığı, Yavuz Sultan Selim’e devretmek zorunda kaldı.
Taht mücadelesinin bitmemesi üzerine kardeşleri Korkut ve Ahmet öldürüldüler.
Çaldıran Savaşı
Şah İsmail’in Anadolu’da Şiiliği yayması ve isyanlar çıkartması karşısında İran üzerine bir sefer düzenleyen Yavuz, Çaldıran’da teknik üstünlüğünün de etkisiyle büyük bir zafer kazanmıştır (1514).
Sonuçları
Şah İsmail ailesini ve hazinesini bırakarak canını zor kurtarmıştır.
Belli bir süre için Safevi tehdidi ve Şii tehlikesi önlenmiştir.
1515 Turandağ Savaşı’yla Dulkadiroğulları’na son verilmiştir.
Anadolu Türk birliği kesin olarak sağlanmıştır.
Memlûklerle sınır komşusu olunmuştur.
Osmanlı-Memlûk İlişkileri (1485-1491)
İlişkilerin Bozulma Sebepleri
Fatih zamanından beri devam eden Hicaz suyolları sorunu
Cem Sultanı kışkırtmaları
Ramazan ve Dulkadiroğulları beylikleri üzerinde hâkimiyet mücadelesi
Karamanoğullarını desteklemeleri
Hindistan’dan gönderilen hediyelere Memlûkler’in el koymaları,
Savaşlardan kesin bir sonuç alınamamış, Tunus hükümdarının araya girmesiyle barış yapılmıştır.
Osmanlılar, aldıkları Çukurova’yı Memlûklere bıraktılar.
Osmanlı-Memlûk Savaşları (1516-1517)
Sebepleri
Memlûkler’in Safeviler ile işbirliği yapması
Ramazanoğulları üzerinde Hâkimiyet mücadelesi
Yavuz’un İslam dünyasında birliği sağlamak istemesi
Baharat yolunu ele geçirmek istemesi
Sonuçları
1516 Mercidabık Savaşı’nda Kansu Gavri mağlup edilerek Suriye, Filistin ve Kudüs, 1517 Ridaniye Savaşı’nda Tomanbay mağlup edilerek Mısır ve savaşılmadan Hicaz ele geçirilmiştir.
Memlûklüler yıkılmıştır.
Halifelik Osmanlılar’a geçmiştir.
Osmanlı devlet yönetiminde dini özellik önem kazanmış, teokratik bir yapıya kavuşmuştur.
Çok büyük ganimetler elde edilmiş ve hazine altınla dolmuştur.
Baharat yolu Osmanlıların eline geçmiştir.
Abbâsi halifesi ve kutsal emanetler Osmanlı koruyuculuğuna geçmiş ve İstanbul’a getirilmiştir.
İslam dünyasında birlik sağlanmıştır.
Venedikliler, Kıbrıs için Memlûkler’e ödediği vergiyi Osmanlı’ya ödemeye başlamışlardır.
Kıbrız, Girit ve Rodos hariç Doğu Akdeniz Osmanlı egemenliğine geçti.
Türk Denizciliğinin Yükselmesi ve Denizlerde Egemenlik Mücadelesi
Osmanlı denizciliği Fatih’te itibaren gelişme gösterdi.
Osmanlı donanması, II. Bayezit’le birlikte önemli bir güç haline geldi.
Kemal Reis, Burak Reis gibi denizciler yetişti.
İstanbul, İzmit ve Gelibolu’da tersaneler açıldı.
Kili ve Akkerman fethedildi (1484).
Modon, Koron, Navarin ve Lepanto kaleleri alındı (1499).
Endülüs’te (İspanya) bulunan Müslümanlar ve Yahudiler, II. Bayezit zamanında Hıristiyanların katliamından kuratarılarak bölgeden uzaklaştırıldılar (1492).
Osmanlılar Zirvede (Kanuni ve Sonrası)
Avrupa’da Genişleme
Osmanlı-Macar İlişkileri
Belgrat’ın Fethi (1521): Orta Avrupa’nın kapıları Osmanlılar’a açılmıştır.
Mohaç Meydan Muharebesi (1526): Macar kralı Layoş’un Şarlken ve Ferdinand’a güvenerek Osmanlı aleyhine çalışması üzerine sefere çıkan Kanuni, Mohaç’ta Macaristan ordusunu imha etmiştir. Erdel beyi Yanoş, Macar kralı yapılmış, Macaristan Osmanlı’ya bağlanmış, bu durum Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur.
Osmanlı-Avusturya İlişkileri
Viyana Kuşatması (1529): Ferdinand’ın Yanoş’un krallığını kabul etmeyerek saldırması üzerine Kanuni yeni bir sefere çıkmıştır. Ferdinand karşısına çıkmayınca Viyana’yı kuşatmış, fakat ordunun hazırlıksız olması ve mevsimin geçmesi nedeniyle başarılı olunamamıştır.
Almanya Seferi (1532):
Ferdinand’ın tekrar Macaristan’a saldırması üzerine meseleye köklü çözüm bulmak amacıyla Kanuni, Şarlken üzerine sefere çıkmıştır. Karşısına hiçbir ordu çıkmamıştır. Ferdinand’ın barış teklifini İran sorunu yüzünden kabul etmiştir.
1533 İstanbul Antlaşması’na göre;
¨ Ferdinand, Yanoş’un Macar krallığını kabul edecek.
¨ Avusturya kralı protokolde Osmanlı sadrazamına eşit sayılacak
¨ Barış süresi Avusturya’ya bırakılacak.
¨ Avusturya yıllık vergi ve tazminat ödeyecek.
Not:
Avusturya ile yapılan ilk antlaşmadır. Osmanlılar Avusturya’ya üstünlüğünü kabul ettirmiştir.
Macaristan’ın Osmanlı Topraklarına Katılması (1541):
Ferdinand, Yanoş’un oğlu Sigismund’un Macar krallığını kabul etmeyerek saldırınca sefere çıkan Kanuni Macaristan’ı 3 parçaya bölmüştür. Asıl Macaristan Budin eyaleti olarak Osmanlı’ya katılmış, Erdel, Sigismund’a, Macaristan’ın küçük bir bölümü de vergi karşılığında Avusturya’ya bırakılmıştır.
Zigetvar Seferi (1566):
Ferdinand’ın yerine geçen oğlu Maximilyen’in saldırıso üzerine Kanuni 13. Ve son seferine çıkmıştır. Kale fethedilmeden bir gün önce ölmüş, kalenin fethini gerçekleştiren Sokullu Mehmet Paşa sefere devam etmeyerek geri dönmüştür.
c. Osmanlı-Fransız İlişkileri
Kanuni, Şarlken’in Avrupa’da tek güç olmasını engellemek amacıyla bir taraftan Reform hareketlerini desteklerken diğer taraftan yaptığı seferlerle Fransa Kralı Fransuva’yı kurtarmış ve tahta Şarlken karşısında güçlü tutabilmek için ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir. 1535 Kapitülasyon Antlaşması’na göre;
Fransızlar Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler.
Fransız tüccarlardan düşük gümrük vergisi alınacak.
Osmanlı ülkesinde yaşayan Fransızlar’ın kendi aralarındaki davalara Fransız hâkimler bakacak.
Osmanlı ile olan sorunlarda ise davalara Osmanlı mahkemeleri bakacak, fakat tercüman bulundurabilecekler.
Aynı haklardan Osmanlı Devleti de yaralanabilecek.
Bu antlaşma iki hükümdar hayatta kaldığı sürece devam edecektir.
ç. Doğu Avrupa’da Gelişmeler
Lehistan’ın Osmanlı Himayesine Girmesi (1575):
Erdel Prensi’ni kral seçtiren Sokullu, böylece Lehistan’ı himaye altına almıştır.
d. Avrupa Devletlerinin Siyasal İlişkilerinde Osmanlı Devleti’nin Rolü
e. Sokullu’nun Türk ve İslâm Dünyası ile İlişkileri
Don - Volga Kanalını Açma Projesi:
Sebepleri:Rusların Karadeniz’e inmelerini ve Kırım’a saldırmalarını önlemek.
Kafkas hanlıklarını Hâkimiyet altına almak.
Orta Asya Türkleri’yle doğrudan irtibata geçmek.
İpek yolunu canlandırmak.
İran’ı kontrol altında tutmak amacıyla gerçekleştirilmek istenmişse de tamamlanamamıştır.
Not:
Ayrıca bu dönemde gündeme gelen Süveyş ve Marmara kanal projeleri de gerçekleştirilememiştir.
2. Akdeniz’de Üstünlük Sağlanıyor
Rodos’un Fethi (1522): Konumu çok önemli olan bu adanın fethiyle Ege Denizi’nin güvenliği büyük ölçüde sağlanmıştır.
Cezayir’in Alınması (1533): Barbaros’un Kaptan-ı Derya olması ile savaşılmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Preveze Deniz Zaferi (1538): Şarlken’in oluşturduğu Andrea Dorya komutasındaki haçlı donanması mağlup edilmiş, Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.
Nis Seferi (1543): Fransa’ya yardım amacıyla mücadele edilmiştir.
Trablusgarb’ın Fethi (1551): Şarlken’in kontrolündeki Sen Jan Şovalyeler’inden Turgut Reis tarafından alınmıştır.
Cerbe Savaşı (1559): Turgut Reis’in Andrea Dorya ile yaptığı büyük bir deniz savaşıdır. Böylece İspanyollar’ın elindeki Cerbe adası alınmıştır.
Malta Kuşatması (1565): Akdeniz’de korsanlık yapan Sen-Jan Şövalyeleri’nin elindeki ada kuşatılmışsa da Turgut Reis’in şehit düşmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştır.
Sakız Adası’nın Fethi (1568):
Cenevizlilerden Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından alınmıştır. Not: Ege’deki Türk hâkimiyeti pekişmiştir.
Yemen’in Fethi (1568-1570) : Koca Sinan Paşa yeniden almıştır.
Kıbrıs’ın Fethi (1571): Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Kıbrıs'ın fethine, Avrupa devletlerini aleyhimize birleştirebileceği düşüncesiyle karşı idi.
Sokullu’nun karşı çıkmasına rağmen II. Selim, Kıbrıs'ın fethine karar verdi.
Vezir Lala Mustafa Paşa serdarlığa, Piyale Paşa donanma komutanlığına getirildi.
1570'te başlayan savaşlar sonucu Kıbrıs, 1571'de fethedildi.
Kıbrıs'ın Fethi’nin Nedenleri
Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağlama düşüncesi
Kıbrıs'ın jeopolitik yönden çok önemli bir konumda bulunması ve zengin bir ada olması
Kıbrıs'ta üslenen şövalyelerin, korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırması
Venediklilerin Kıbrıs için ödedikleri vergiyi kesmeleri
Kıbrıs'ın Osmanlı egemenliğindeki Anadolu, Mısır ve Suriye sahillerine yakın olması
Kıbrıs'ın Fethi’nin Sonuçları
Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.
Mısır yolunun güvenliği sağlandı.
Anadolu'yu savunmak üzere bir iç savunma hattı oluşturuldu.
Akdeniz'deki Osmanlı egemenliği pekiştirildi.
Venedikliler Doğu Akdeniz'den çıkarıldı.
İnebahtı deniz savaşına sebep oldu.
İnebahtı Savaşı (1571)
Sebep: Kıbrıs'ın fethi, Avrupa devletlerini yeniden harekete geçirdi.
Papa'nın kışkırtması ile İspanya, Malta, Venedik ve diğer İtalyan devletleri birleşerek bir Haçlı donanması oluşturdular.
İki donanma İnebahtı Körfezi'nde karşılaştı.
Don Juan komutasındaki Haçlı donanması, İnebahtı'da Osmanlı donanmasını bozguna uğratarak gemilerini yaktı (1571).
Yenilginin Sebebi:
Bu yenilgide, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın denizcilerle değil, kara askerleriyle savaşa katılarak taktik hatası yapması önemli rol oynadı.
Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilik tecrübesinin olmaması ve Osmanlı donanmasının savaşa hazır olmaması Osmanlıların savaşı kaybetmelerine neden oldu (1571).
Şiddetli çarpışmalardan sonra Kaptan-ı Derya Ali Paşa ve beraberindekiler şehit düştü.
Osmanlı donanması beklemediği bir darbe aldı ve çok sayıda gemisi batırıldı.
Sonuçları:
Savaşın sonunda Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa, gemilerini kurtararak İstanbul’a getirdi.
Bu başarısından dolayı Uluç Ali Paşa, Kılıç unvanı ile kaptanıderyalığa getirildi.
İnebahtı Deniz Savaşı'nda kaybedilen donanmanın yerine, kısa zamanda daha güçlü bir donanma hazırlandı.
Donanmaya yapılan bu büyük harcama Osmanlı ekonomini oldukça zora soktu.
Venedik ile Barış (7 Mart 1573):
1572'de Akdeniz'e açılan Osmanlı donanmasına karşı koyamayan Venedikliler barış istemek zorunda kaldılar.
Vergi ödemeyi ve Kıbrıs’ın Osmanlı toprağı olduğunu kabul ettiler.
Bununla beraber İnebahtı faciasından sonra kaybedilen binlerce denizciyi yerine getirmek kolay olmamış ve tecrübesiz, leventlerden teşkil edilen yeni donanma Osmanlı'ya Akdeniz'de eski kudretini kazandıramamıştır.
Artık Avrupa siyasetini yönlendirecek ve ticaret yollarını hâkimiyet altına alacak Hint Seferleri gibi büyük projelere de edilmemiştir.
Tunus’un Fethi (1574):
Tunus, Kanunî zamanında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından alınmış, ancak bir süre sonra İspanyolların eline geçmişti.
Bulunduğu coğrafî konumuyla stratejik yönden büyük öneme sahipti.
II. Selim döneminde Tunus'un fethine karar verildi.
Sinan Pasa ve Kaptanı derya Kılıç Alî Paşa komutasındaki kuvvetler 1574'te Tunus'u fethetti.
Tunus, bir beylerbeylik durumuna getirildi.
Vadi’üs Seyl Savaşı:
Fas Osmanlı himayesine girmiş, Kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış, Portekizliler denizlerdeki üstünlüklerini İngilizlere kaptırmışlardır.
Fas Sultanlığı’nın Osmanlı himayesine girmesi (1576)
Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı arasında ilk ilişkiler Kanuni döneminde başladı.
Taraflar arasındaki ilişkiler Osmanlı Devleti'nin Cezayir'deki gücü ile orantılı olarak gelişme gösterdi.
XVI. yüzyılın ikinci yarısında Fas'taki iç mücadelelere karışan Osmanlı Devleti, Abdülmelik'e yardım ederek Fas Sultanı olmasını sağladı. (1576)
Sebepleri:
Fas’ın Akdeniz'in Atlas Okyanusu'na çıkış kapısı olan Cebelitarık Boğazı'nı kontrol etmesi.
Fas Sultanlığı’nın, Cezayir'in güvenliği yönünden büyük öneminin bulunması
Kuzey Afrika kıyalarının fethi tamamlandığı sırada Fas Sultanlığı'nda taht kavgası başlamıştı. Bir kısım Faslılar Portekiz kralından; bazıları da Osmanlı Devleti'nden yardım istediler.
Sokullu, Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşayı, Fas Sultanlığına yardıma gönderdi. Ramazan Paşa, Fas'a giderek orayı egemenliği altına almak isteyen Portekiz kralını Vadi-üs Sebil Savaşı'nda yendi (1578).
Önemi ve Sonuçları:
Bu zaferle Fas, Osmanlı himayesine alınmış oldu.
Bu savaşın sonunda Portekiz Krallığı, İspanya tarafından ele geçirildi.
Bu savaştan sonra Portekizliler Hint Deniz Yolu üzerindeki etkinliklerini İngiltere ve Hollanda'ya kaptırdılar.
Mısır'dan Fas'a kadar bütün Kuzey Afrika, Osmanlıların yönetimi ve denetimi altına girdi. Kuzey Afrika’da fetihler tamamlandı.
Not: Fas 50 yıl Osmanlı himayesinde kaldı ve 1830'da Cezayir'in Osmanlı Devleti'nden ayrılmasıyla ilişkiler kesildi. Osmanlı Devleti Fas'ı hiçbir dönemde topraklarına katmadı.
3. Doğuda Gelişmeler
Osmanlı-İran İlişkileri
Kanuni’nin Avrupa’daki meşguliyetinden faydalanmak isteyen İranlılar sınırda karışıklıklar çıkarınca Kanuni İran üzerine 3 sefer düzenlemiştir. Son seferinde kışı Amasya’da geçirerek ertesi yıl İran’ı ortadan kaldırmayı düşünmüşse de gönderilen elçilerle bir antlaşma yapılmıştır.
1555 Amasya Antlaşmasına göre;
Bağdat, Nahçivan, Erivan ve çevresi Osmanlı’ya katılmıştır.
Not: İran ile yapılan ilk resmi antlaşmadır.
1577 - 1590 Savaşları
Sınırlardaki karışıklıklar yüzünden yeniden başlayan savaşlar uzun süre devam etmiş, Osmanlı’nın galibiyeti ile sonuçlanmıştır.
1590 Ferhat Paşa (İstanbul) Antlaşması’na göre Nahcivan, Azerbaycan ve çevresi Osmanlı’ya bırakılmış, sınırlar Hazar Denizi’ne kadar ulaşmıştır.
Nedenleri
İran'da Şah Tahmasb'ın oğlu Şah İsmail, Osmanlı Devleti ve İran arasındaki barış antlaşmalarına riayet etmemiş ve Osmanlıya bağlı bazı emirleri kendi tarafına çekmeyi başarmıştı.
Osmanlı hükümeti, Van Beylerbeyine talimat vererek orada huzurun sağlanmasını istemişti.
İran'ın Luristan valisinin Osmanlı devletine sığınması gergin olan ilişkileri iyice bozdu.
Bu arada Şah İsmail ölmüş, İran'da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanılmasını isteyen Van Beylerbeyi, İran'a saldırılması gerektiğini bildirdi.
Osmanlı Devleti’nin Kafkasya taraflarına ulaşmak, Kırım ve doğu Türk dünyasıyla bağlantı kurmak ve İran'ı kuzeyden baskı altına alma düşüncesi.
Sokullu Mehmet Paşa, savaş taraftarı değildi ama yönetimde etkin olan Sinan Paşa ve Lala Mustafa Paşa İran seferine başkomutan olmak istiyorlardı. Sokulu, Kanunî döneminde çekilen güçlükleri ve İran'ı elde tutmanın zorluğunu belirttiyse de padişah üzerindeki etkisi azaldığından, savaş açılmasına engel olamadı
III. Murat, İran'a savaş açılmasına karar verdi (1578).
İran üzerine gönderilecek ordunun komutanlığına Lala Mustafa Paşa getirildi.
Sokullu’ya rağmen başlatılan İran savaşının ilk evresi 1577–1589 yılları arasında on iki yıl sürdü.
Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Türk birlikleri İran kuvvetlerini Çıldır'da yendi.
Osmanlı orduları, savaşın ilk yıllarında başarı kazandılar ve Hazar Denizi'ne kadar ilerlediler.
Meşale Savaşı'nda Osmanlılar kazandı. Ardından yapılan bir seferde Osmanlı ordusu Azerbaycan ve İran'a girdi.
Bu savaştan sonra tüm Gürcistan fethedildi.
Tiflis Osmanlı vilayeti durumuna getirildi(1578).
Aynı yıl Şirvan da Osmanlı topraklarına katıldı.
Şah II. İsmail’in yerine geçen Şah Abbas barış istedi.
Sonuç: İki ülke arasında Ferhat Paşa (I. İstanbul) Antlaşması yapıldı (1590).
Maddeleri:
Tebriz, Karabağ, Gence, Gürcistan ve Luristan Osmanlılara bırakıldı.
Önemi:
Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, doğuda en geniş sınırlarına ulaşmış oldu.
Osmanlı Devleti sınırlarını doğuda Hazar Denizi'ne kadar genişletti.
KANAL PROJELERİ
Don Volga ve Süveyş Kanallarının Açılması Girişimleri (1569):
Selim döneminde, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşanın gerçekleştirmeye çalıştığı önemli işlerden biri de Don ve Volga ırmaklarını bir kanal ile birleştirmek istemesidir. Don ve İdil nehirlerinin birbirlerine en fazla yaklaştığı yerde 10 km.lik bir kanal açarak Karadeniz ve Hazar denizinin birbirine bağlanması amaçlanmıştır.
Don - Volga Kanalı Projesi'nin Amaçları:
Kafkasya bölgesine egemen olmak
Orta Asya Türkleri ile ilişki kurabilmek.
Rusya'nın güneye inmesini ve büyümesini engellemek
İran Savaşlarında donanmayı Hazar Denizi'ne geçirerek İran'ı doğudan da sıkıştırmak
İpek Yolu'nun canlanmasını sağlamak
Altınordu Devleti’nin devamı olan Kazan ve Ejder hanlıkları Osmanlı egemenliğine alınacak
Don - Volga Kanalı Projesi'nin Başarısız Olmasının Sebepleri:
Kırım Hanı’nın projeye taraftar olmaması
Gönderilen askerlerin yetersizliği
Rusların saldırıları
Şiddetli soğuklar
Süveyş Kanalı Projesi'nin Amaçları:
Akdeniz ticaretini canlandırmak.
Baharat Yolu'nu Akdeniz'e çevirerek bu yola yeniden işlerlik kazandırması
Güney Asya'daki Müslümanlar üzerindeki Avrupalı baskısını kaldırmak
Portekiz'in Hint Okyanusu'ndaki faaliyetlerini önlemek
Asya ile yapılan ticaret Osmanlı topraklarından geçecekti. Osmanlı Devleti'ni ekonomik bakımdan da güçlendirecekti.
İlk olarak Yavuz döneminde gündeme gelen Akdeniz ile Kızıldeniz'in birleştirilmesi projesi 1568'de kanalın açılacağı bölgede incelemeler yapılmış, fakat Sokullu Mehmet Paşayı çekemeyenlerin engellemeleri nedeniyle, bu düşünce de gerçekleştirilememiştir. Süveyş Kanalı 1869 yılında İngiltere tarafından açılmıştır.
Karadeniz - Marmara Projesi
Sokullu Mehmet Paşa İznik Gölü, Sapanca Gölü ve Marmara denizi arasında bağlantı kurarak Marmara ve Karadeniz’i birleştirmek istemiştir. Mimar Sinan bu işle görevlendirildi ise de proje sonuçsuz kalmıştır.
b. Hint Okyanusu’nda Üstünlük Sağlama Mücadelesi
Hint müslümanlarının yardım isteği, bölgedeki Portekiz üstünlüğüne son vermek, Kızıldeniz’de yeniden üstün konuma gelebilmek için 4 sefer düzenlenmiştir. 1638 - Hadım Süleyman Paşa, 1551 - Piri Reis, 1552 - Murat Reis, 1553 - Seydi Ali Reis seferleri gerçekleştiren kaptanlardır.
Sefere gereken önemin verilmemesi, Osmanlı kaptanların tecrübesizliği, donanmanın okyanuslara dayanıklı olmaması ve Hint müslümanlarından gerekli desteğin alınamaması üzerine seferlerde istenilen başarı sağlanamamıştır. Yemen, Aden, Arap yarımadası, Maskat çevresi hâkimiyet altına alınmış, Kızıldeniz’deki Portekiz üstünlüğüne son verilmiş, Kızıldeniz, Basra Körfezi Osmanlı denetimine girmiştir.